DÖNMEDEN

Gezi planının ilk durağı meşhur YORK oldu. Hafta sonunu orada geçirdik. İngiltere'nin en eski şehirlerinden birisini görmenin yanında, kuzeyin meşhur gece hayatını da gözlemleme şansımız oldu. Yağmura rağmen aksam saat 7 den itibaren sanki tüm York'lular sokaktaydı. Hanımlar şıkşıkırdım, beylerde takım elbise, sanki şehrin heryerinde birilerinin düğününe gidiyor gibiydiler.

Akşam yemeği için bir Türk lokantası buldum hemen. Lahmacun yoktu ama çok sağlam mezeler vede yeni rakı. Şimdi kardeşim bin tane yer geziyorsun, yine Türk yemeği yiyorsun, gittiğin memleketin yemeklerinden yesene diyeceksiniz. Tabi gittiğim yer, İspanya, Japonya, Meksika falan olsa haklısınız derim. Ama mutfaklarının fish&chips'ten ibaret olduğu, Hint ve Türk mutfağı ile beslenmekten döner'i bile kendi yemekleri olduğunu zanneden nesiller yetiştiren bir ülkede, güzel Türk mezesi ve yeni rakıya hiç bir şeyi değişmem. Atladım hemen tabi.
Sırada Edinburgh ve Bath var. Anlıyacağınız şu aralar evden aramayın, yokuz; geziyoruz.
Bu arada dönüş haberimizi de böylece resmen duyurmuş oldum. Ağustos sonunda Türkiye'deyiz inşallah. Hazırlıklar başlasın.... :)
2 Comments:
Sabahın köründe daha kahvemi içerken rakıyı görünce canımın çekmesi nedendir? Babam 2 aylıkken ben serçe parmağının ucu ile rakı verirmiş bana. Neymiş efendim, yüzüm buruşunca pek sevimli oluyormuşum. Sanırım ondan.
By
Gece, at 7:39 ÖÖ, Mayıs 23, 2006
Ahh mezelerimiz ve rakı..Dünyanın neresinde olursam olayım, bunu tek geçerim.
By
feryali, at 8:34 ÖÖ, Mayıs 29, 2006
Yorum Gönder
<< Home